Hoşgeldin Sonbahar

Bütün acınla  mutlulugunla hoş geldin eylül hoş geldin sonbahar...Aslında klavyeye elim pek gitmiyor ama  içimden de uzun uzun yazmak geliyor.Bütün korkularım  eylül ayıyla birlikte hortladı...Ailemiz ağaçlar gibi yaprak  dökümü mevsimine girer bu aydan sonra bütün acılar bütün  mutluluklar bu  mevsimden sonra yaşanır bizim ailede.Bugün artık 2 eylül  4 yıl önce 2 eylülü görüyorum hatırlıyorum ...2010 2 eylülde bu saatlerde ne yaptıgımı düşünüyorum...Büyük ihtimal uyumaya çalışıyordum ama uyuyamıyordum çünkü  babama sabah 7 de  gitcektik ameliyat günü bu gün.Endişeliydim içimde tuhaf bir korku vardı.O gece ay  kocaman ve parlaktı...Yatagımda cam açık hafif rüzgar eserken perdenin havalanmasıyla gözüme ilişiyordu.İçimde ki korkularla gözümü gökyüzüne dikmiş düşünüyordum.Ya babama bir şey olursa...Sonra rüyaya daldım istemsizce uyumak istemiyordum çünkü uyudugumda zaman geçecekti ve ben  sabah olmasını istemiyordum.Ya babama bir şey olursa?Sabah olmuştu giyinmeye bile  gücümüz yoktu tuhaf bir heyecan tuhaf bir mutsuzluk vardı hastane yolunu dün gibi hatırlıyorum.Karnımda ki ve kalbimde ki o tuhaf agrıyı.O bitmek bilmeyen sancılı yolu.Babam... Canım babam biz bu haldeyken o  korkuyu o nasıl yaşamıştır kim bilir.Hastanede tam ögle saatine kadar  kalmıştık babamla yaşadıgım son saatlerdi nasıl unuturum ..Her dakikası her saniyesi hatta her salisesi sanki şimdi yaşanıyormuş gibi.Babamı son kez öptügümü bu günün son günümüz oldugunu bilseydim yeminle sıkı sıkı sarılır ona hayatım için teşekkür eder elini ayagını öperdim.Ne kadar çok yarım kalmışlıklar keşkeler pişmanlıklar var babamla ilgili anlatamam.Hani derler ya ana gibi yar baba gibi dag olmaz o kadar dogru ki ben işte bu gün anlıyorum.Hastanede onu o yeşil kıyafetlerle aglarken görmek  beni beynimden vurulmuşa çevirmişti.Babamı ilk kez aglarken görüyordum onun şaşkınlıgı  ve kalbimdeki acı birleştiginde  hiç birşey hissedememiştim sadece iki damla yaş akmıştı gözlerimden.Babam gidiyor..Bir daha nefes alamayacak bir daha gülemeyecek bir daha  sarılamayacak  bir daha  konuşamayacagım babam gidiyor. Bu gün düşündügümde o an son bir kez nolur son bir kez sarılalım baba niye demedim niye vedalaşmadım  diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Öyle agır bir ameliyattı ki 10 saat sürdü 25  tüp kan ve bunun gibi bir sürü şey istediler..Saatler geçmek bilmedi...Tam ameliyat bitti artık rahatladık derken o acı haber geldi...Hepimiz kuruduk kaldık babam mı? benim babam mı?İnsana anne babası hiç ölmeyecekmiş gibi geliyor banada öyle gelmişti ..O gece bana ve anneme sakinleştirici verdiler hatırlıyorum yeni yeni ilk zamanlar hiç birşey yoktu şimdi var birşeyler o hastanenin   çatısındaki ışıklı tabelayı hayatım boyunca unutmayacagıma yemin ettim o gece ben.Bu gün gözümü kapattıgımda bile o tabelayı çok net görüyorum...Çünkü o tabela  beni hayatta tutan..Doktorları asla affetmicem kafamda  o kadar çok soru işareti var ki sanki bir yerlerde bir ihmal var gibi geliyor neden diyorum Acısıyla tatlısıyla sonbahar başka  her duyguyu içinde barındıran mevsim sohbahar  her önemli olayları  barındıran ay eylül.Şimdi söyleyin bana ben nasıl dogum günümü kutlayım ..Ben nasıl  yeni yaşım geliyor diye heyecanlanayım..Babam gitti biz bittik her şey yarım yedigimiz  ekmek bile yarım...Bu yıl kendime bir iyilik yapcam  dogum günümde pasta kescem babamın şerifine yicem..Babamda olsa bunu isterdi herhalde.Hakkını helal et baba..

Paylaş

Melisa

    Google ile yorum yap!
    Facebook ile yorum yap!

0 yorum:

Yorum Gönder

Bir düşüncen varsa eğer söyle bana ?

Blogger tarafından desteklenmektedir.